Ra'
Forum Koordinatör
- Katılım
- 25 Şubat 2025
- Mesajlar
- 1.450
- Tepkime puanı
- 91
- Puan
- 48
Sosyal medyada "Turkey is not Europe" (Türkiye Avrupa değildir) şeklindeki ifadeye rastlamış olabilirsiniz. Bunu yanlışlayan tarihi anekdotları derleyen bir yazıyı paylaşıyoruz.
Sosyal medyada türklerin kültürel, siyasi ve coğrafi olarak avrupa ile herhangi bir bağı olmadığını körü körüne savunanların sık kullandığı bir cümle. 'turkey is not europe' şeklinde hatalı yazılmasının sebebi yüksek ihtimal, bu cümlenin çoğunlukla ingilizce gramer bilgisi belli bir düzey altında olan kişiler tarafından kullanılmasıdır. Zaten böylesine saçma bir ifadenin anca bu tip kişilerden çıkması normal. Ben ise, bu ifadeye karşı çıkarak, günümüzde her ne kadar mevcut hükümet tarafından avrupa ile aramız açılmaya çalışılsa da Türkiye'nin avrupalı bir devlet olduğunu savunuyorum.
Türkiye, esasında Osmanlı, 1856 Paris Antlaşması ile birlikte bizzat avrupalılar tarafından avrupalı devlet olarak tanınmıştır
Bunun Osmanlı'nın batıya ayak uydurmaya çalıştığı zaman diliminde kararlaştırılması da elbette sürpriz değildir. Burada elbette sadece buna dayanarak Türkiye'nin avrupalı bir devlet olduğunu iddia edemeyiz ancak ben yine de bunu bir argüman olarak belirtmiş olayım.
Türkiye bugün her ne kadar AB üyesi olmasa da (resmi olarak AB'ye aday ülke olduğunu es geçmeyelim), AB'yi AB yapan birçok önemli siyasi, kültürel ve hukuksal anlaşma ve oluşuma taraftır. Burada bence özelikle iki tanesine (kısaca (ileri okumalar için mevzuata veya diğer çeşitli kaynaklara bakabilirsiniz)) değinmek istiyorum.
Bunlardan ilki, Avrupa Gümrük Birliği Anlaşmasıdır
Bu anlaşma, AB ülkeleri arasında, ülkelerin ticari mallarını herhangi bir gümrük sınırlaması olmaksızın birlik içinde dilediği yerde ticari faaliyetlerine konu edebilmelerini sağlanmasına yarıyordu. Türkiye de bu anlaşmaya 1995 yılında dahil olmuştur. türkiye, bu anlaşmanın AB üyesi olmayan tek taraf ülkesidir.
Önemli olduğunu düşündüğüm bir diğeri ise Avrupa Konseyi'dir
Konsey 1949'da, Belçika, Birleşik Krallık, Danimarka, Fransa, Hollanda, İrlanda, İsveç, İtalya, Lüksemburg ve Norveç tarafından kurulmuştur. Türkiye ise 1950 yılında, birçok diğer avrupa ülkesinden ve hatta Almanya'dan (Batı Almanya) bile önce bu konseyin bir tarafı haline gelmiştir. O zamandan bu yana konsey faaliyettedir ve kendisine bağlı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (Türkiye doğal olarak buna da taraftır) gibi organlar ile oldukça etkindir.
Sonuç olarak;
AB ve Türkiye böylesine iç içe geçmiş haldeyken Türkiye'nin avrupalı bir devlet olmadığını ima etmek en hafif tabirle cahillik ve düşmanlıktan kaynaklanabilir. Türkler köken olarak avrupalı olmasa da, devletler düzeyinde avrupalıdır.
Sosyal medyada türklerin kültürel, siyasi ve coğrafi olarak avrupa ile herhangi bir bağı olmadığını körü körüne savunanların sık kullandığı bir cümle. 'turkey is not europe' şeklinde hatalı yazılmasının sebebi yüksek ihtimal, bu cümlenin çoğunlukla ingilizce gramer bilgisi belli bir düzey altında olan kişiler tarafından kullanılmasıdır. Zaten böylesine saçma bir ifadenin anca bu tip kişilerden çıkması normal. Ben ise, bu ifadeye karşı çıkarak, günümüzde her ne kadar mevcut hükümet tarafından avrupa ile aramız açılmaya çalışılsa da Türkiye'nin avrupalı bir devlet olduğunu savunuyorum.
Türkiye, esasında Osmanlı, 1856 Paris Antlaşması ile birlikte bizzat avrupalılar tarafından avrupalı devlet olarak tanınmıştır
Bunun Osmanlı'nın batıya ayak uydurmaya çalıştığı zaman diliminde kararlaştırılması da elbette sürpriz değildir. Burada elbette sadece buna dayanarak Türkiye'nin avrupalı bir devlet olduğunu iddia edemeyiz ancak ben yine de bunu bir argüman olarak belirtmiş olayım.
Türkiye bugün her ne kadar AB üyesi olmasa da (resmi olarak AB'ye aday ülke olduğunu es geçmeyelim), AB'yi AB yapan birçok önemli siyasi, kültürel ve hukuksal anlaşma ve oluşuma taraftır. Burada bence özelikle iki tanesine (kısaca (ileri okumalar için mevzuata veya diğer çeşitli kaynaklara bakabilirsiniz)) değinmek istiyorum.
Bunlardan ilki, Avrupa Gümrük Birliği Anlaşmasıdır
Bu anlaşma, AB ülkeleri arasında, ülkelerin ticari mallarını herhangi bir gümrük sınırlaması olmaksızın birlik içinde dilediği yerde ticari faaliyetlerine konu edebilmelerini sağlanmasına yarıyordu. Türkiye de bu anlaşmaya 1995 yılında dahil olmuştur. türkiye, bu anlaşmanın AB üyesi olmayan tek taraf ülkesidir.
Önemli olduğunu düşündüğüm bir diğeri ise Avrupa Konseyi'dir
Konsey 1949'da, Belçika, Birleşik Krallık, Danimarka, Fransa, Hollanda, İrlanda, İsveç, İtalya, Lüksemburg ve Norveç tarafından kurulmuştur. Türkiye ise 1950 yılında, birçok diğer avrupa ülkesinden ve hatta Almanya'dan (Batı Almanya) bile önce bu konseyin bir tarafı haline gelmiştir. O zamandan bu yana konsey faaliyettedir ve kendisine bağlı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (Türkiye doğal olarak buna da taraftır) gibi organlar ile oldukça etkindir.
Sonuç olarak;
AB ve Türkiye böylesine iç içe geçmiş haldeyken Türkiye'nin avrupalı bir devlet olmadığını ima etmek en hafif tabirle cahillik ve düşmanlıktan kaynaklanabilir. Türkler köken olarak avrupalı olmasa da, devletler düzeyinde avrupalıdır.