Pallas Athena ve Centaur

Akıl, düşünme ve us’un gücü Metis ile Zeus’un kızı ATHENA… Zeus’un ihtiyacı olan aklın gücü olsa olsa Athena’da vücut bulabilirdi. Annesi Metis doğum sancıları çekerken Zeus karısını yutar. Vakti gelince de alnından pırıl pırıl zırhlar içinde Athena dünyaya gelir. Zeus kızını o kadar çok sever ki yakıp kavuran yıldırımlarını ve kalkanını yalnızca ona teslim eder.

Pek çok sanat eserinde betimlenen Athena, Botticelli’nin tuvalinde bambaşka bir anlama bürünür. Tablo tıpkı konusu gibi figürlerin kimliği hakkında biz Sanat Tarihçiler için hâlâ büyük tartışmalara konu olur. Pallas Athena ve Centaur tablosu 1482 yılında resmedilir ancak kaybolur. Ta ki 20. yüzyılda bir koleksiyonerin envanterinde keşfedilene kadar...

Athena’nın saçlarından tuttuğu Centaur, insan bedenindeki aşağılanması gereken dürtüleri ifade eder. Yarı insan yarı at Centaur'un elindeki yay kullanımında ne kadar usta olduğu efsanelerde yerini alır. Bedeninde ise insan ile hayvan doğasının sınırlarının nerede başlayıp bittiği bir muamma olarak betimlenir. Ressamın istediği de tam olarak bu etkidir. Ruh mu Beden mi?

Athena ise elinde bir kalkan ile değil, bedeni akıl yolu ile yenmiş bir galibiyeti temsil etmektedir. Ahlaki nitelikleri Centaur'u yola getirerek kazanır. Centaur tabiatı olarak özgür bir ruha sahiptir. Özgür ruh ise tarih boyunca iktidarların hazmedemedigi en büyük düşmandır. İç güdüleri temsil eden Centaur iktidar tarafından zaptedilmiştir. Athena bilgeliği ile ressam, tabloda bir ahlak dersi vermektedir.

Kabul edilen görüşe göre

"İnsan ruhu; hayvansı içgüdülerin yıpratıcı tacizleri ile
aklı arasında sürekli bir mücadele içindedir."

Peki sizce hangisi?

Ruh mu Beden mi?

Savaşı kim kazanacak...