Ra'
Forum Master
- Katılım
- 25 Şubat 2025
- Mesajlar
- 550
- Tepkime puanı
- 50
- Puan
- 28

1518 Strazburg'u oldukça sakin ve olaysız bir kent olarak biliniyordu.
Her şeyin olağan seyrinde ilerlediği bir gün, Frau Troffea adıyla bilinen bir kadın sokak ortasında ahenkle dans etmeye başladı. Dans ede ede Strazburg sokaklarında gezmeye devam etmesi üzerine, ailesi dahil birçok kişi onu durdurmaya çalıştı.
Sonunda kadının lanetlendiğini düşündükleri için onu bir katedrale kapatma kararı aldılar.
Ancak bu olay gerçekleşirken hesaba katmadıkları bir şekilde diğer insanlar da yavaş yavaş ona bu dansta eşlik etmeye başladı. Hatta kısa bir süre de bu insanların sayısı 400'e kadar dayandı. Herkes durduk yerde sürekli dans ediyordu.
Bitap düşmelerine rağmen asla durmak bilmiyor ve şehrin sokaklarını bu şekilde arşınlıyorlardı.

Bunun bir çeşit lanet, veba ya da başkaldırı olduğu yönünde fikirler ortaya atılmıştı. Hiçbir koşulda bir çare üretilemiyordu. 30 güne yakın sürede devam eden dans salgını, yüzlerce insanın yorgunluk kaynaklı rahatsızlıklarla ölmesiyle son buldu.
Tüm bu kargaşanın ardından uzun bir süre kentte dans etmek yasaklandı.

Kilisenin inancına göre dans eden bu insanlar ruhunu şeytana satmış günahkâr kimselerdi. Dans ettiği tespit edilen kişiler, tedbir amaçlı katedrale kapatılarak bir takım işkencelere maruz bırakıldılar.
Salgının son günlerinde bir papazın da salgından etkilenmesi, bu fikri de geçersiz kılacaktı. Çünkü papazların ruhu şeytan tarafından ele geçirilemez olarak kabul görüyordu.
Bir teoriye göre yüzlerce yıl önce bu kentte yaşayan Aziz Vitus'un ruhu, sapkınca şeyler yapan kişileri lanetlemişti. Bilimsel olarak ortaya atılan bir teoriye göre de o dönem tarlalarda sıkça görülmeye başlanan yabani bir böceğin, insanları ısırması bu olaya yol açmıştı.
Günümüzdeki araştırmaların sonuçlarıysa bu salgının; kilise baskısı yüzünden psikolojisi bozulan insanların, toplu hâlde yakalandığı bir histeri nöbeti olmasının muhtemel olduğunu gösteriyor...
Tabii ki bu düşüncelerin hepsi birer varsayımların öteye gidemediği için dans salgını, tarihin tozlu sayfalarında kalarak gizemini sürdürmeye devam edecek gibi gözüküyor...
Bu olay dans vebasında bir ilk değil.: 1020'li yıllarda, almanya'nın berburg şehrinde bir grup çiftçi sebepsiz yere çılgınlar gibi dans etmeye başlamış, şehir meydanındaki bir kilisede yapılan noel duasını bozmuşlardı.
Tabii dönemin ruhuna uygun olarak hadise şeytanın işi olarak görülmüş, ancak olay büyük çaplı olmadığı için unutulmuş.
1237 yılında yine almanya'da yaşanan olayda büyük bir grup çocuk, neredeyse bilinçleri kapalı bir şekilde zıplayıp dans ederek erfurt şehrinden komşu kasaba arnstadt'a yürümüş. olay, fareli köyün kavalcısı'na ilham olmuş.
1278 aziz vitus dans salgını belgelemiş dans salgınlarının ilk büyük ölçekli örneği, maas nehri üzerinde yaşanmış. 200 kadar insan ortada bir müzik veya etkinlik yokken sebepsiz yere dans etmeye başlamış.
Bir köprünün üzerine çıkan ve danslarına hız kesmeden devam eden topluluk, sonunda köprünün çökmesine sebep olmuş, yaralananlar hadiseye ismini veren aziz vitus manastırında tedavi edilmişti.
Yine dansın kıvılcımının nereden çıktığı bulunamamış, insanlar iyileştikten sonra neden öyle davrandıklarını açıklayamamış.
1374'de sınırları aşan ilk salgın olmuş. yine sebepsiz yere bir grup insan dans etmeye başlamış, ardından yüzlercesi onlara katılmış. danslara bu kez manastır rahipleri de katılmış.
Kısa sürede köln, yakınlardaki flaman şehri utrecht, fransız şehri metz ve strasbourg, ve sonunda luxemburg'a kadar yayılan dans salgını can alıcı boyutlara ulaşmış. dans etmekten yorgun düşüp ölenler rapor edilmiş, olay 1375 ve 1376 yılına kadar artçı şoklarla devam etmiş.
Kilise yaşanan bu hadiselere anlam verememiş. herkes işin içinde ilahi bir dokunuş olduğunu düşünmüş. bu uzun süreli salgın bir görünüp bir kaybolarak 1381 yılına kadar sürmüş.
Kaynak :
onedio, eksisözlük