Ra'
Forum Koordinatör
- Katılım
- 25 Şubat 2025
- Mesajlar
- 1.469
- Tepkime puanı
- 92
- Puan
- 48
Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılmasından sonra, on dördüncü asrın başlarında Batı Anadolu bölgesinde, Tire, Selçuk ve Birgi civarında kurulan bir beylik. Bu beyliği Germiyanoğulları ordusunda subaşı olan Aydınoğlu Gazi Mehmed Bey kurmuş ve babasının adına izafeten Aydınoğulları ismi verilmiştir.
Germiyanoğlu Birinci Ya’kub Bey, Büyük Menderes havzasının fethi için Aydınoğlu Mehmed Bey’i göndermişti. Mehmed Bey, bu bölgeyi nüfuzu altında tutan Menteşe beyi Sasa’yı yenerek ele geçirdi. Şaşa, muharebede aldığı yaralardan dolayı öldü. Bölgede kendi beyliğini kuran Mehmed Bey, İzmir’i de beyliğine katınca, ülkesinin idaresini beş oğlu arasında paylaştırdı. Kendisi de devlet merkezi yaptığı Birgi şehrinde oturarak, hükümdar sıfatıyla memleketi idare etti.
Aydınoğullarının en önemli limanı, bugünkü Selçuk (Ayasuluğ) şehriydi. Burada kurdukları tersane ve donanma sayesinde deniz seferlerine başladılar. Mehmed Bey’in oğlu Umur Bey’in İzmir’i alması üzerine, burada büyük bir donanma hazırlandı. Umur Bey, donanma ile Sakız, Bozcaada, Ağrıboz, Gümülcine havalisi ve Mora sahillerine başarılı akınlar yaptı. Bol ganimetlerle döndüğü gibi, oraları haraç ve cizyeye bağladı. Aydınoğlu Mehmed Bey, 1334 senesinde, Birgi civarında çıktığı bir avda suya düşerek hastalandı ve bir müddet sonra vefat etti. Yerine kardeşlerinin ısrarıyla Gazi Umur Bey geçti.
Mehmed Bey, fikir ve san’at adamlarına çok değer verir, kendisi de ilimle uğraşırdı. Şahsı adına kitaplar yazdırıp, bir çok tercümeler yaptırdı. Meşhur Kadı İbn-i Melek ve müderris Muhyiddin bu devirde ülkesinin seçkin alimlerindendir.
Babasının yerine geçen Umur Bey, 14 senelik beyliği sırasında devlet merkezi Birgi’de ancak üç gün oturabildi. Bütün saltanatı muharebelerde geçti. Bu sebeple Umur Bey devri, Aydınoğulları’nın en parlak devri oldu. Saltanatının ilk günlerinde Latinler İzmir’i almak için taarruz ettilerse de, geri çekilmek zorunda kaldılar. Bundan sonra Umur Bey, Saruhanoğlu Süleyman Bey ile beraber Yunanistan ve Mora üzerine seferler düzenledi. Bu seferlerden sayısız esir ve pek çok ganimetlerle döndü.
Bizans’ın elinde olan Alaşehir (Philadelfia) yarım asra yakın zaman Türk akınlarına karşı koymuştu. Kaledekiler, kaleyi kuşatanlara cizye ve haraç vererek bir müddet muhasaranın kaldırılmasını sağlıyorlardı. Bu şehri almayı çok arzu eden Umur Bey, 1335 senesinde, yaralı olmasına rağmen fethe muvaffak oldu. Bizans imparatoru ile dostça geçinen Umur Bey, adalardaki isyanların bastırılmasında imparatora yardım etti. Bizanslılarla yapılan görüşmeler sonunda Alaşehir halkının vergilerini affetti. Bizans imparatoru, 1336 senesinde Umur Bey’le bir dostluk andlaşması yaparak, Sakız adasını Aydınoğullarına bıraktı. Bizans’la olan andlaşmasına sadık kalan Umur Bey, gerektiğinde onlara yardım da etti.
Gazi Umur Bey, 1338 senesinde Yunanistan’a yaptığı seferde, Korinthos Berzahı’ndan gemilerini karadan kalaslar üstünde öbür tarafa geçirerek, İnebahtı körfezinde Latinlerle çarpıştı. Bizans’la olan dostluğundan faydalanarak, onların seferlerine katıldı. Bu vesile ile 1340 senesinde üç yüz gemiyle boğazdan Karadeniz’e geçerek Kili’ye ve oradan Eflak bölgesine çıktı. Bizans imparatoru üçüncü Andronikos’un ölümünden sonra, Umur Bey’in dostu ve kara orduları kumandanı Kantakuzen, imparatorun on yaşındaki oğlu Loannes’e vasi oldu. Bir süre sonra Kantakuzen, imparatorluğunu ilan ederek, düşmanlarına karşı Umur Bey’den yardım istedi. Umur Bey ve Kantakuzen, bu mücadelelerde başarı sağlayamadılar.
Aydınoğulları, Ege denizine hakim oldular. Girit’e, hatta Kıbrıs’a seferler düzenlediler. Bu yüzden Umur Bey’in ünü her tarafa yayıldı, özellikle Latinlerin yakın doğudaki kalıntılarını tamamen ortadan kaldırdı. Bunun üzerine papa, Aydınoğulları üzerine haçlı seferi düzenlenmesini teşvik etti. Bu defa 1344-45 senelerinde Kıbrıs, Cenova, Venedik ve Rodos gemilerinden müteşekkil müttefik bir donanmayla haçlılar ani bir baskınla Sahil izmir’i aldılar. Yukarı İzmir’i elinde tutan Umur Bey’in şiddetli ve devamlı taarruzlarıyla kesin bir netice alamadılar. Bu durum karşısında andlaşma yapmağa karar verdilerse de, bazı müttefiklerin buna yanaşmaması üzerine, papa da karşı çıktı. Andlaşmayla bir sonuca varamıyacağını bilen Umur Bey, 1348 senesinde Sahil İzmir’i almak için bütün gücüyle silaha sarılıp, var kuvvetiyle yüklenerek kuşattı ise de, ön saflarda kahramanca döğüşürken şetıid düştü. Beylerinin ölümü üzerine manevi güçleri sarsılan Aydınoğulları, İzmir üzerine yaptıkları kurtarma teşebbüsünden bir sonuç alamadılar.
Umur Bey’in yerine büyük kardeşi Hızır Bey geçti. Hızır Bey, Umur Bey’in yerini dolduracak kabiliyette değildi. Bu sebeble haçlılara karşı fazla mukavemet edilmedi. 1348 senesi Ağustos ayının on sekizinde ağır şartlarla kapitülasyona benzer özellikte bir and taşma imzalandı. Bu andlaşma yirmi madde olup; beyliğin elinde bulunan iskelelerin hepsinden alınmakta olan gümrük vergisinin yarısının Latinlere verilmesi, hıristiyan gemilerinin serbestçe Aydınoğulları limanlarına girebilmesi ve bütün deniz kuvvetlerinin silahlarını bırakması gibi maddeleri ihtiva etmekteydi. Bu andlaşma Aydınoğullarının gitgide zayıflamasına sebeb oldu.
Devlet merkezini Selçuk’a nakleden Hızır Bey, muhtemelen 1360 (H. 762) senesinde vefat etti. Onun yerine Mehmed Bey’kı oğlu İsa Bey geçti, İsa Bey, Osmanlılarla dost geçindi. Bunun yanısıra 1371 senesinde Venediklilerle mevcud olan eski andlaşmayı yeniledi. 1389 senesinde yapılan Kosova muharebesinde Osmanlı ordusunda bulunan yardımcı kuvvetler arasında bu beyliğin askerleri de vardı. Muharebede Birinci Murad Han’ın şehadete ermesi ile Yıldırım Bayezid Han sultan oldu. Karamanoğullarının kışkırtması ile Anadolu beyliklerinde bir ayaklanma hareketi başladı. Bu harekete Aydınoğulları da katıldı. Yeni padişah Yıldırım Bayezid, Rumeli’yi sağlama aldıktan sonra, ilk iş olarak Anadolu’da birliği te’min etmeye çalıştı. Bu sebeple ilk iş olarak Aydınoğullarının üzerine yürüyerek Alaşehir’i aldı. Mukavemet görmeksizin Aydıneli’ni ele geçirdi, İsa Bey, teslim oldu. Yıldırım Bayezid de, İsa Bey’in karşı koymadan ülkesini teslim etmesine mükafat olarak kendisini İzmir ve civarının müstakil emiri olarak tanıdı, İsa Bey’in kızı Hafsa Hatun ile evlenerek, aradaki bağı kuvvetlendirdi. Yıldırım Bayezid, daha sonra emirlikten aldığı İsa Bey’i İznik’te ikamete mecbur etti. Böylece Aydınoğulları Beyliği, tamamen Osmanlılara bağlandı.
Aydınoğullarının büsbütün bertaraf edildiği zannedilirken, Osmanlı ordusundaki Aydınoğulları askerleri, 1402 Ankara Savaşı’nda Timur Han’ın safındaki beylerinin yanına geçtiler. Diğer beyliklerin askerlerini de kışkırtarak Osmanlı ordusunun bozguna uğramasına sebeb oldular. Anadolu beylikleri, Ankara muharebesi neticesinde tekrar canlandı ve Anadolu’nun siyasi birliği bozuldu. Bu arada Aydınoğulları da eski topraklarına kavuştular ise de İsa Bey ölmüştü. Bu itibarla Aydınoğullan’nın başına Timur Han’ın emriyle İsa Bey’in oğlu Musa Bey geçti. Musa Bey, bir sene umduğu yardımı göremeyince de 1426 yılında teslim oldu ve idam edildi. Bölge böylece tamamen Osmanlı hakimiyetine girdi.
Aydınoğullarının hakim oldukları bölgede, yaptırdıkları cami, medrese, han ve hamam gibi bir çok mimari eserleri vardır. Bunlardan en önemlisi Selçuk’ta bulunan ve İsa Bey tarafından yaptırılan İsa Bey Camii’dir. Aydınoğulları beyleri kültür faaliyetlerini de teşvik etmişlerdir. Aydınoğullan’na ait Selçuk’ta bastırılmış gümüş ve bakır sikkelerden bazıları günümüze kadar ulaşmıştır. sonra 1403 yılında vefat etti ve yerine İkinci Umur Bey geçti. Fakat Aydınoğlu İbrahim Bahadır Bey’in oğlu Cüneyd Bey, karşı çıkarak hak iddiasında bulundu ve İzmir’e gelerek Selçuk’u aldı. Bu vaziyet karşısında İkinci Umur Bey, kızını Cüneyd Bey’le evlendirerek onunla anlaştı. İkinci Umur Bey’in 1405 senesinde ölümüyle de Cüneyd Bey, Aydınoğulları topraklarına (Aydıneli’ne) 1425 senesine kadar bazı fasılalarla tek başına hakim oldu. Cüneyd Bey, yerini sağlamlaştırmak için Osmanoğulları arasındaki taht kavgalarına karışıp, her defasında şehzadelerden birini tutarak, zaman zaman kendisine müttefik bulmak ve mevcud ittifaklara katılmak yolunu tuttu. Bir çok kere başarısızlığına rağmen, Osmanlı sultanlarına kendini bağışlatmayı bildi. Her seferinde yeni vazifeler almaya muvaffak oldu. Nihayet rahat durmadığından Sultan İkinci Murad Han, üzerine Anadolu beylerbeyi Hamza Bey’i gönderdi. Cüneyd Bey, Osmanlı ordusu karşısında çaresiz kalarak, Sisam adasının karşısındaki İpsili kalesine sığındı. Karamanlılardan
1) Rehber Ansiklopedesi; cild-2, sh. 137
2) Müslüman Türk Devletleri Tarihi (Prof, Dr. Erdoğan Mercü); sh. 286
3) Anadolu Beylikleri (İ. Hakkı Uzunçarşılı); sh. 104
https://www.turkiyeforumlari.net/login/
Germiyanoğlu Birinci Ya’kub Bey, Büyük Menderes havzasının fethi için Aydınoğlu Mehmed Bey’i göndermişti. Mehmed Bey, bu bölgeyi nüfuzu altında tutan Menteşe beyi Sasa’yı yenerek ele geçirdi. Şaşa, muharebede aldığı yaralardan dolayı öldü. Bölgede kendi beyliğini kuran Mehmed Bey, İzmir’i de beyliğine katınca, ülkesinin idaresini beş oğlu arasında paylaştırdı. Kendisi de devlet merkezi yaptığı Birgi şehrinde oturarak, hükümdar sıfatıyla memleketi idare etti.
Aydınoğullarının en önemli limanı, bugünkü Selçuk (Ayasuluğ) şehriydi. Burada kurdukları tersane ve donanma sayesinde deniz seferlerine başladılar. Mehmed Bey’in oğlu Umur Bey’in İzmir’i alması üzerine, burada büyük bir donanma hazırlandı. Umur Bey, donanma ile Sakız, Bozcaada, Ağrıboz, Gümülcine havalisi ve Mora sahillerine başarılı akınlar yaptı. Bol ganimetlerle döndüğü gibi, oraları haraç ve cizyeye bağladı. Aydınoğlu Mehmed Bey, 1334 senesinde, Birgi civarında çıktığı bir avda suya düşerek hastalandı ve bir müddet sonra vefat etti. Yerine kardeşlerinin ısrarıyla Gazi Umur Bey geçti.
Mehmed Bey, fikir ve san’at adamlarına çok değer verir, kendisi de ilimle uğraşırdı. Şahsı adına kitaplar yazdırıp, bir çok tercümeler yaptırdı. Meşhur Kadı İbn-i Melek ve müderris Muhyiddin bu devirde ülkesinin seçkin alimlerindendir.
Babasının yerine geçen Umur Bey, 14 senelik beyliği sırasında devlet merkezi Birgi’de ancak üç gün oturabildi. Bütün saltanatı muharebelerde geçti. Bu sebeple Umur Bey devri, Aydınoğulları’nın en parlak devri oldu. Saltanatının ilk günlerinde Latinler İzmir’i almak için taarruz ettilerse de, geri çekilmek zorunda kaldılar. Bundan sonra Umur Bey, Saruhanoğlu Süleyman Bey ile beraber Yunanistan ve Mora üzerine seferler düzenledi. Bu seferlerden sayısız esir ve pek çok ganimetlerle döndü.
Bizans’ın elinde olan Alaşehir (Philadelfia) yarım asra yakın zaman Türk akınlarına karşı koymuştu. Kaledekiler, kaleyi kuşatanlara cizye ve haraç vererek bir müddet muhasaranın kaldırılmasını sağlıyorlardı. Bu şehri almayı çok arzu eden Umur Bey, 1335 senesinde, yaralı olmasına rağmen fethe muvaffak oldu. Bizans imparatoru ile dostça geçinen Umur Bey, adalardaki isyanların bastırılmasında imparatora yardım etti. Bizanslılarla yapılan görüşmeler sonunda Alaşehir halkının vergilerini affetti. Bizans imparatoru, 1336 senesinde Umur Bey’le bir dostluk andlaşması yaparak, Sakız adasını Aydınoğullarına bıraktı. Bizans’la olan andlaşmasına sadık kalan Umur Bey, gerektiğinde onlara yardım da etti.
Gazi Umur Bey, 1338 senesinde Yunanistan’a yaptığı seferde, Korinthos Berzahı’ndan gemilerini karadan kalaslar üstünde öbür tarafa geçirerek, İnebahtı körfezinde Latinlerle çarpıştı. Bizans’la olan dostluğundan faydalanarak, onların seferlerine katıldı. Bu vesile ile 1340 senesinde üç yüz gemiyle boğazdan Karadeniz’e geçerek Kili’ye ve oradan Eflak bölgesine çıktı. Bizans imparatoru üçüncü Andronikos’un ölümünden sonra, Umur Bey’in dostu ve kara orduları kumandanı Kantakuzen, imparatorun on yaşındaki oğlu Loannes’e vasi oldu. Bir süre sonra Kantakuzen, imparatorluğunu ilan ederek, düşmanlarına karşı Umur Bey’den yardım istedi. Umur Bey ve Kantakuzen, bu mücadelelerde başarı sağlayamadılar.
Aydınoğulları, Ege denizine hakim oldular. Girit’e, hatta Kıbrıs’a seferler düzenlediler. Bu yüzden Umur Bey’in ünü her tarafa yayıldı, özellikle Latinlerin yakın doğudaki kalıntılarını tamamen ortadan kaldırdı. Bunun üzerine papa, Aydınoğulları üzerine haçlı seferi düzenlenmesini teşvik etti. Bu defa 1344-45 senelerinde Kıbrıs, Cenova, Venedik ve Rodos gemilerinden müteşekkil müttefik bir donanmayla haçlılar ani bir baskınla Sahil izmir’i aldılar. Yukarı İzmir’i elinde tutan Umur Bey’in şiddetli ve devamlı taarruzlarıyla kesin bir netice alamadılar. Bu durum karşısında andlaşma yapmağa karar verdilerse de, bazı müttefiklerin buna yanaşmaması üzerine, papa da karşı çıktı. Andlaşmayla bir sonuca varamıyacağını bilen Umur Bey, 1348 senesinde Sahil İzmir’i almak için bütün gücüyle silaha sarılıp, var kuvvetiyle yüklenerek kuşattı ise de, ön saflarda kahramanca döğüşürken şetıid düştü. Beylerinin ölümü üzerine manevi güçleri sarsılan Aydınoğulları, İzmir üzerine yaptıkları kurtarma teşebbüsünden bir sonuç alamadılar.
Umur Bey’in yerine büyük kardeşi Hızır Bey geçti. Hızır Bey, Umur Bey’in yerini dolduracak kabiliyette değildi. Bu sebeble haçlılara karşı fazla mukavemet edilmedi. 1348 senesi Ağustos ayının on sekizinde ağır şartlarla kapitülasyona benzer özellikte bir and taşma imzalandı. Bu andlaşma yirmi madde olup; beyliğin elinde bulunan iskelelerin hepsinden alınmakta olan gümrük vergisinin yarısının Latinlere verilmesi, hıristiyan gemilerinin serbestçe Aydınoğulları limanlarına girebilmesi ve bütün deniz kuvvetlerinin silahlarını bırakması gibi maddeleri ihtiva etmekteydi. Bu andlaşma Aydınoğullarının gitgide zayıflamasına sebeb oldu.
Devlet merkezini Selçuk’a nakleden Hızır Bey, muhtemelen 1360 (H. 762) senesinde vefat etti. Onun yerine Mehmed Bey’kı oğlu İsa Bey geçti, İsa Bey, Osmanlılarla dost geçindi. Bunun yanısıra 1371 senesinde Venediklilerle mevcud olan eski andlaşmayı yeniledi. 1389 senesinde yapılan Kosova muharebesinde Osmanlı ordusunda bulunan yardımcı kuvvetler arasında bu beyliğin askerleri de vardı. Muharebede Birinci Murad Han’ın şehadete ermesi ile Yıldırım Bayezid Han sultan oldu. Karamanoğullarının kışkırtması ile Anadolu beyliklerinde bir ayaklanma hareketi başladı. Bu harekete Aydınoğulları da katıldı. Yeni padişah Yıldırım Bayezid, Rumeli’yi sağlama aldıktan sonra, ilk iş olarak Anadolu’da birliği te’min etmeye çalıştı. Bu sebeple ilk iş olarak Aydınoğullarının üzerine yürüyerek Alaşehir’i aldı. Mukavemet görmeksizin Aydıneli’ni ele geçirdi, İsa Bey, teslim oldu. Yıldırım Bayezid de, İsa Bey’in karşı koymadan ülkesini teslim etmesine mükafat olarak kendisini İzmir ve civarının müstakil emiri olarak tanıdı, İsa Bey’in kızı Hafsa Hatun ile evlenerek, aradaki bağı kuvvetlendirdi. Yıldırım Bayezid, daha sonra emirlikten aldığı İsa Bey’i İznik’te ikamete mecbur etti. Böylece Aydınoğulları Beyliği, tamamen Osmanlılara bağlandı.
Aydınoğullarının büsbütün bertaraf edildiği zannedilirken, Osmanlı ordusundaki Aydınoğulları askerleri, 1402 Ankara Savaşı’nda Timur Han’ın safındaki beylerinin yanına geçtiler. Diğer beyliklerin askerlerini de kışkırtarak Osmanlı ordusunun bozguna uğramasına sebeb oldular. Anadolu beylikleri, Ankara muharebesi neticesinde tekrar canlandı ve Anadolu’nun siyasi birliği bozuldu. Bu arada Aydınoğulları da eski topraklarına kavuştular ise de İsa Bey ölmüştü. Bu itibarla Aydınoğullan’nın başına Timur Han’ın emriyle İsa Bey’in oğlu Musa Bey geçti. Musa Bey, bir sene umduğu yardımı göremeyince de 1426 yılında teslim oldu ve idam edildi. Bölge böylece tamamen Osmanlı hakimiyetine girdi.
Aydınoğullarının hakim oldukları bölgede, yaptırdıkları cami, medrese, han ve hamam gibi bir çok mimari eserleri vardır. Bunlardan en önemlisi Selçuk’ta bulunan ve İsa Bey tarafından yaptırılan İsa Bey Camii’dir. Aydınoğulları beyleri kültür faaliyetlerini de teşvik etmişlerdir. Aydınoğullan’na ait Selçuk’ta bastırılmış gümüş ve bakır sikkelerden bazıları günümüze kadar ulaşmıştır. sonra 1403 yılında vefat etti ve yerine İkinci Umur Bey geçti. Fakat Aydınoğlu İbrahim Bahadır Bey’in oğlu Cüneyd Bey, karşı çıkarak hak iddiasında bulundu ve İzmir’e gelerek Selçuk’u aldı. Bu vaziyet karşısında İkinci Umur Bey, kızını Cüneyd Bey’le evlendirerek onunla anlaştı. İkinci Umur Bey’in 1405 senesinde ölümüyle de Cüneyd Bey, Aydınoğulları topraklarına (Aydıneli’ne) 1425 senesine kadar bazı fasılalarla tek başına hakim oldu. Cüneyd Bey, yerini sağlamlaştırmak için Osmanoğulları arasındaki taht kavgalarına karışıp, her defasında şehzadelerden birini tutarak, zaman zaman kendisine müttefik bulmak ve mevcud ittifaklara katılmak yolunu tuttu. Bir çok kere başarısızlığına rağmen, Osmanlı sultanlarına kendini bağışlatmayı bildi. Her seferinde yeni vazifeler almaya muvaffak oldu. Nihayet rahat durmadığından Sultan İkinci Murad Han, üzerine Anadolu beylerbeyi Hamza Bey’i gönderdi. Cüneyd Bey, Osmanlı ordusu karşısında çaresiz kalarak, Sisam adasının karşısındaki İpsili kalesine sığındı. Karamanlılardan
1) Rehber Ansiklopedesi; cild-2, sh. 137
2) Müslüman Türk Devletleri Tarihi (Prof, Dr. Erdoğan Mercü); sh. 286
3) Anadolu Beylikleri (İ. Hakkı Uzunçarşılı); sh. 104
https://www.turkiyeforumlari.net/login/