Ra'
Forum Koordinatör
- Katılım
- 25 Şubat 2025
- Mesajlar
- 1.450
- Tepkime puanı
- 91
- Puan
- 48
Selçuklu şehzadelerini eğitip, yetiştiren yüksek rütbeli me’murlara verilen ünvan. İlk defa Selçuklu Devleti’nde kullanıldı. Atabeg; ata ile beg (bey) kelimelerinden meydana gelen bir terkibtir. Bu terkibin muhtevası, devlet, yer ve zaman içinde farklılıklar gösterir. Ünvan, müessese ve hanedan olarak karşımıza çıkar. Bilinen ilk atabeg; Selçuklu hükümdarlarından Melikşah’ın meşhur veziri; hadis ve fıkıh alimi, Nizam-ül-Mülk’dür.
Türkler, neslin devamını sağlayan çocuğa çok önem verdikleri gibi, onun terbiyesi ve yetişmesi hususunda da hassasiyet gösterirlerdi. Devletin devamının te’mini olan şehzadelere daha çok ehemmiyet verirlerdi. Bu düşünceler içinde olan Selçuklu hükümdarları, oğullarına, dini, milli, manevi ilimlerin yanında; idari, mali, askeri ve siyasi işleri öğretmek için ümeradan birini muallim tayin ederler ve istikbalin hükümdarlarını en iyi şekilde yetiştirmeye çalışırlardı. Bunlara atabeg denirdi. Atabegler, büyük işler başarmış, mühim vazifelerde bulunmuş, yetkili şahıslar arasından seçilirdi. Küçük şehzadelere vasi ve mürebbi olan ve doğrudan büyük sultana, yani Selçuklu Devleti’ne bağlı bulunan bu atabegler, başında bulundukları idari sahada yarı müstakil bir hükümdar naibi durumunda idiler. İdari, mali ve askeri bütün selahiyetleri ellerinde bulundururlardı.
Atabeglik, ilk olarak Selçuklu Devleti’nde ortaya çıkmasına rağmen, kaynaklarda atabegliğin daha önce Orta Asya ve Orta Doğu’da kurulan Türk devletlerinde de varlığına işaret edilmektedir. Selçuklulardaki atabeglik müessesesinin ise hususi bir karakteri vardır. Şehzadeler, küçük yaşlarda eyaletlere vali olarak gönderilirlerdi. Valilerin yanına da, titizlikle seçilmiş, itimada layık, idari ve askeri kabiliyeti yüksek, şahsiyetli beyler yahud da sultanın memlüklerinden biri atabeg tayin edilirdi. Tayin edilen bu atabegler, merkezdeki veliahd ve eyaletlerdeki meliklerin yetiştirilmesi yanısıra, onların işlerini idare etmekle de vazifeliydiler.
Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasında büyük hizmetleri geçen Selçukluların ilk sultanı Tuğrul Bey, devleti teşkilatlandırırken, Fars emiri Mengüpars’ı, yeğeni Alb Arslan’ın yanına verip, atabeglikle vazifelendirdi. Alim ve vezir Nizam-ül-Mülk, Sultan Alb Arslan tarafından veliahd Melikşah’ın terbiyesine tayip edildi ve Atabeg ünvanı verildi. Bunun gibi, diğer Selçuklu şehzade ve veliahdlarının da atabegleri var idi. Bu atabegler, şehzadeler büyüdüğünde de onların veziri, kumandanı ve müşaviri olurlardı.
Şehzadelerin iyi bir devlet adamı olarak yetişmelerinde atabeglerin te’sirleri oldukça büyüktür. Din ve fen ilimlerinin yanında, devlet idaresini de çok iyi öğretmişler, ayrıca hırs ve tahrik yoluyla saltanat davasına düşen şehzadeleri, bu davranışlarından vaz geçirmişlerdir. Bazan hırslı atabegler, aksine hareketle, yetiştirdikleri şehzadeleri sultanlığa, yahud da hakimiyetlerindeki yerleri genişletmeye kışkırtmışlardı.
Atabegler, Selçuklu Devleti’nde, merkezdeki büyük sultanın hakimiyeti devam ettiği müddetçe, merkeze bağlılıklarında kusur etmedikleri gibi, bağımsız olmak gibi düşüncelere de kapılmadılar. Merkez kuvvetli iken sadık olan atabeglerin, otorite boşluklarından faydalanmayı bildikleri de bir gerçektir. Sultan Melikşah’ın ölümünden sonra, oğulları ve torunları arasında bir otorite boşluğu hasıl oldu. Güçlü ve büyük Selçuklu Devleti zayıflama ve parçalanma noktasına geldi. Selçuklulardaki bu zayıflamayı ve emirleri arasındaki otorite boşluğunu fırsat bilen atabegler, idarelerindeki vilayetlerde yaşları küçük şehzadeler adına hareket etmeyip, kendi adlarına hareket ettiler. Bu şekilde bağımsızlıklarını ilan eden atabegler kendi aralarında da, topraklarını genişletmek için mücadele ettiler.
En meşhur Selçuklu atabegleri; Tog Tiğin, İldeniz, İmadüddin Zengi, Muzafferüddin Salgur, Emir İsfehsalar Gümüş Tiğin Candar, Emir Atabeg Kara Sungur, Aksungur, Anuş Tiğin’dir.
Tog Tiğin, Tacüddevle Tutuş tarafından oğlu Dukak’a atabeg tayin edilmişti. Melik Dukak, Dımeşk Melikliği’ni kurdu. Dukak’ın vefatından sonra atabeg Tog Tiğin, melikliğe sahib olup, 1104 (H. 498)’de Böriler, Tog Tiğinler ve Sam Atabeg liği de denilen Dımeşk Atabegliği’ni kurdu. Tog Tiğin ve soyundan gelenler, 1104-1154 yılları arasında Güney Suriye’ye hakim olup, haçlılara karşı mücadele ettiler. Selçuklu hükümdarı Sultan Mahmud’un iki oğluna atabeg tayin ederek Musul valiliğine gönderdiği İmadüddin Zengi, 1127 (H. 521)’de Haleb’i de alıp, Musul Atabegliği adıyla da anılan Zengiler Hanedanı’nı kurdu. Zengiler, 1127-1222 yılları arasında Musul, Haleb, Sincar dahil Cezire ve Suriye’ye hakim olup, haçlılar ve yezidiler ile mücadele ettiler. Şemseddin İldeniz de, Azerbaycan Atabegliği de denilen İldenizliler Hanedanı’nı kurdu. Oğuzların Sakır da denilen Salgur boyuna mensup Muzafferüddin Sungur, İran’ın Fars bölgesinde Fars Atabegliği denilen Salgurlular Hanedanı’nı kurdu. Ayrıca, Erdebil’de Beg Tiğinliler (1180-1227), Cezire’de, Cezire Atabegliği (1180-1227) kuruldu. Bundan başka, Selçuklu ailesine mensub Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın kurduğu Anadolu Selçukluları’nda, onlardan sonra kurulan devlet ve hanedanlarda da atabeglik vardı.
Anadolu Selçuklu Devleti’nde atabeglik, hükümdar mutemedi ve şehzadelerin mürebbisi olanlara verilen bir ünvan idi. Anadolu Selçuklu Devleti’nde hükümdar atabegliğine tayin olunan şahıs, Büyük Divan’a katılırdı. Atabeğe, Lala Atabeg denildiği de olurdu. Selçuklu arazisinde kurulan Harezmşahlar Devleti’nde de atabeglik vardı. Şehzade Şamar Şah’ın, Mengli Tiğin; Yunus Han’ın, Mayacak adlı atabegleri bunlardandır.
Büyük Selçuklular’ın Kirman’daki şubesinde atabeğe, Lala beğ denirdi. Selçuklu arazisinde kurulup, teşkilatını benimseyen Mısır ve Suriye’ye hakim olan Eyyubilerve Memluklüler’de de atabeglik vardı. Selahaddin Eyyubi’nin oğlu Melik Fazıl Ali’nin atabeği, Melik Mamur Muhammed bin Aziz idi. Memluklülerde atabeğe, atabeg-ül-asakir denirdi. Ayrıca, Selçuklulardan sonra İran’a hakim olan ilhanlılar, Celayirliler, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safeviler, Kaçarlar, Hindistan’daki Dehli sultanlıkları ve Türklerle münasebeti olan Gürcülerde, İznik ve Bizans devletlerinde atabeglik ünvan ve müesseseleri vardı. Gürcistan’a atabeg yurdu, atabeg mülkü manasında Sa-Atabago deniyordu.
Anadolu Selçuklu Devleti’ne tabi bir beylik olarak kurulup, daha sonraları üç kıt’aya hakim olan Osmanlı Devleti’nde atabeğe Lala denirdi. Lalalar, şehzadelerin yetiştirilmeleri ile vazifeliydiler.
1) Muhadarat fi tarih-il-Ümem-ıl-İslamiyye lid-devlet-il-Abbasiyye; sh. 451
2) Et-Tarih-ul-bahir fid-Devlet-il-Atabekiyye (İbn-i Kesir. Kahire 1963)
3) Zübdet-ül Haleb; cild-2. sh. 106
4) Zeylü Tarih-i Dimeşk (İbn i Kalanisi. Leiden 1908); sh. 145
5) Osmanlı Devleti Teşkilatına Medhal: sh.50, 66, 78
Türkler, neslin devamını sağlayan çocuğa çok önem verdikleri gibi, onun terbiyesi ve yetişmesi hususunda da hassasiyet gösterirlerdi. Devletin devamının te’mini olan şehzadelere daha çok ehemmiyet verirlerdi. Bu düşünceler içinde olan Selçuklu hükümdarları, oğullarına, dini, milli, manevi ilimlerin yanında; idari, mali, askeri ve siyasi işleri öğretmek için ümeradan birini muallim tayin ederler ve istikbalin hükümdarlarını en iyi şekilde yetiştirmeye çalışırlardı. Bunlara atabeg denirdi. Atabegler, büyük işler başarmış, mühim vazifelerde bulunmuş, yetkili şahıslar arasından seçilirdi. Küçük şehzadelere vasi ve mürebbi olan ve doğrudan büyük sultana, yani Selçuklu Devleti’ne bağlı bulunan bu atabegler, başında bulundukları idari sahada yarı müstakil bir hükümdar naibi durumunda idiler. İdari, mali ve askeri bütün selahiyetleri ellerinde bulundururlardı.
Atabeglik, ilk olarak Selçuklu Devleti’nde ortaya çıkmasına rağmen, kaynaklarda atabegliğin daha önce Orta Asya ve Orta Doğu’da kurulan Türk devletlerinde de varlığına işaret edilmektedir. Selçuklulardaki atabeglik müessesesinin ise hususi bir karakteri vardır. Şehzadeler, küçük yaşlarda eyaletlere vali olarak gönderilirlerdi. Valilerin yanına da, titizlikle seçilmiş, itimada layık, idari ve askeri kabiliyeti yüksek, şahsiyetli beyler yahud da sultanın memlüklerinden biri atabeg tayin edilirdi. Tayin edilen bu atabegler, merkezdeki veliahd ve eyaletlerdeki meliklerin yetiştirilmesi yanısıra, onların işlerini idare etmekle de vazifeliydiler.
Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasında büyük hizmetleri geçen Selçukluların ilk sultanı Tuğrul Bey, devleti teşkilatlandırırken, Fars emiri Mengüpars’ı, yeğeni Alb Arslan’ın yanına verip, atabeglikle vazifelendirdi. Alim ve vezir Nizam-ül-Mülk, Sultan Alb Arslan tarafından veliahd Melikşah’ın terbiyesine tayip edildi ve Atabeg ünvanı verildi. Bunun gibi, diğer Selçuklu şehzade ve veliahdlarının da atabegleri var idi. Bu atabegler, şehzadeler büyüdüğünde de onların veziri, kumandanı ve müşaviri olurlardı.
Şehzadelerin iyi bir devlet adamı olarak yetişmelerinde atabeglerin te’sirleri oldukça büyüktür. Din ve fen ilimlerinin yanında, devlet idaresini de çok iyi öğretmişler, ayrıca hırs ve tahrik yoluyla saltanat davasına düşen şehzadeleri, bu davranışlarından vaz geçirmişlerdir. Bazan hırslı atabegler, aksine hareketle, yetiştirdikleri şehzadeleri sultanlığa, yahud da hakimiyetlerindeki yerleri genişletmeye kışkırtmışlardı.
Atabegler, Selçuklu Devleti’nde, merkezdeki büyük sultanın hakimiyeti devam ettiği müddetçe, merkeze bağlılıklarında kusur etmedikleri gibi, bağımsız olmak gibi düşüncelere de kapılmadılar. Merkez kuvvetli iken sadık olan atabeglerin, otorite boşluklarından faydalanmayı bildikleri de bir gerçektir. Sultan Melikşah’ın ölümünden sonra, oğulları ve torunları arasında bir otorite boşluğu hasıl oldu. Güçlü ve büyük Selçuklu Devleti zayıflama ve parçalanma noktasına geldi. Selçuklulardaki bu zayıflamayı ve emirleri arasındaki otorite boşluğunu fırsat bilen atabegler, idarelerindeki vilayetlerde yaşları küçük şehzadeler adına hareket etmeyip, kendi adlarına hareket ettiler. Bu şekilde bağımsızlıklarını ilan eden atabegler kendi aralarında da, topraklarını genişletmek için mücadele ettiler.
En meşhur Selçuklu atabegleri; Tog Tiğin, İldeniz, İmadüddin Zengi, Muzafferüddin Salgur, Emir İsfehsalar Gümüş Tiğin Candar, Emir Atabeg Kara Sungur, Aksungur, Anuş Tiğin’dir.
Tog Tiğin, Tacüddevle Tutuş tarafından oğlu Dukak’a atabeg tayin edilmişti. Melik Dukak, Dımeşk Melikliği’ni kurdu. Dukak’ın vefatından sonra atabeg Tog Tiğin, melikliğe sahib olup, 1104 (H. 498)’de Böriler, Tog Tiğinler ve Sam Atabeg liği de denilen Dımeşk Atabegliği’ni kurdu. Tog Tiğin ve soyundan gelenler, 1104-1154 yılları arasında Güney Suriye’ye hakim olup, haçlılara karşı mücadele ettiler. Selçuklu hükümdarı Sultan Mahmud’un iki oğluna atabeg tayin ederek Musul valiliğine gönderdiği İmadüddin Zengi, 1127 (H. 521)’de Haleb’i de alıp, Musul Atabegliği adıyla da anılan Zengiler Hanedanı’nı kurdu. Zengiler, 1127-1222 yılları arasında Musul, Haleb, Sincar dahil Cezire ve Suriye’ye hakim olup, haçlılar ve yezidiler ile mücadele ettiler. Şemseddin İldeniz de, Azerbaycan Atabegliği de denilen İldenizliler Hanedanı’nı kurdu. Oğuzların Sakır da denilen Salgur boyuna mensup Muzafferüddin Sungur, İran’ın Fars bölgesinde Fars Atabegliği denilen Salgurlular Hanedanı’nı kurdu. Ayrıca, Erdebil’de Beg Tiğinliler (1180-1227), Cezire’de, Cezire Atabegliği (1180-1227) kuruldu. Bundan başka, Selçuklu ailesine mensub Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın kurduğu Anadolu Selçukluları’nda, onlardan sonra kurulan devlet ve hanedanlarda da atabeglik vardı.
Anadolu Selçuklu Devleti’nde atabeglik, hükümdar mutemedi ve şehzadelerin mürebbisi olanlara verilen bir ünvan idi. Anadolu Selçuklu Devleti’nde hükümdar atabegliğine tayin olunan şahıs, Büyük Divan’a katılırdı. Atabeğe, Lala Atabeg denildiği de olurdu. Selçuklu arazisinde kurulan Harezmşahlar Devleti’nde de atabeglik vardı. Şehzade Şamar Şah’ın, Mengli Tiğin; Yunus Han’ın, Mayacak adlı atabegleri bunlardandır.
Büyük Selçuklular’ın Kirman’daki şubesinde atabeğe, Lala beğ denirdi. Selçuklu arazisinde kurulup, teşkilatını benimseyen Mısır ve Suriye’ye hakim olan Eyyubilerve Memluklüler’de de atabeglik vardı. Selahaddin Eyyubi’nin oğlu Melik Fazıl Ali’nin atabeği, Melik Mamur Muhammed bin Aziz idi. Memluklülerde atabeğe, atabeg-ül-asakir denirdi. Ayrıca, Selçuklulardan sonra İran’a hakim olan ilhanlılar, Celayirliler, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safeviler, Kaçarlar, Hindistan’daki Dehli sultanlıkları ve Türklerle münasebeti olan Gürcülerde, İznik ve Bizans devletlerinde atabeglik ünvan ve müesseseleri vardı. Gürcistan’a atabeg yurdu, atabeg mülkü manasında Sa-Atabago deniyordu.
Anadolu Selçuklu Devleti’ne tabi bir beylik olarak kurulup, daha sonraları üç kıt’aya hakim olan Osmanlı Devleti’nde atabeğe Lala denirdi. Lalalar, şehzadelerin yetiştirilmeleri ile vazifeliydiler.
1) Muhadarat fi tarih-il-Ümem-ıl-İslamiyye lid-devlet-il-Abbasiyye; sh. 451
2) Et-Tarih-ul-bahir fid-Devlet-il-Atabekiyye (İbn-i Kesir. Kahire 1963)
3) Zübdet-ül Haleb; cild-2. sh. 106
4) Zeylü Tarih-i Dimeşk (İbn i Kalanisi. Leiden 1908); sh. 145
5) Osmanlı Devleti Teşkilatına Medhal: sh.50, 66, 78