Ra'
Forum Koordinatör
- Katılım
- 25 Şubat 2025
- Mesajlar
- 1.450
- Tepkime puanı
- 91
- Puan
- 48
Anadolu Selçuklularının çöküş döneminde, Alaiye’de kurulan beylik. Alaiye, Anadolu Selçuklu sultanı Alaeddin Keykubad tarafından, 1220 senesinde fethedildi ve kışlak olarak kullanıldı. Sultan Alaeddin’in ölümünden sonra, yerine oğlu İkinci Gıyaseddin Keyhüsrev geçti. Bu sırada Moğollar, Anadolu’ya saldırmaya başladılar. Sultan Keyhüsrev, bu amansız saldırılardan, müstahkem bir kaleye sahib olan Alaiye’ye çekilerek kurtulabildi. Moğollarla anlaştıktan sonra, Alaiye’yi kendisine merkez üssü yaptı. Buradan Ermeni topraklarına akınlarda bulundu. Sultan Keyhüsrev’in ölümünden sonra, ülke. toprakları iki oğlu arasında paylaşıldı. Alaiye, Sultan İzzeddin’in fıissesine düştü. Moğol mezalimi, Anadolu’da bütün şiddetiyle devam ediyordu. Sultan İzzeddin, bu baskı karşısında Alaiye’ye çekildi ve uzun müddet sıkıntı içinde yaşadı.
Sultan İkinci İzzeddin’in Anadolu’dan çekilip Bizans’a sığınması sırasında, Karamanoğlu Mehmed Bey, Alaiye’yi ele geçirmek istedi ise de, Sultan Rükneddin Kılıç Arslan buna mani oldu ve Alaiye kalesine emniyetli bir kale komutanı tayin etti.
Selçuklu sultanlarından Üçüncü Gıyaseddin Keyhüsrev zam anında, devletin nüfuzu sarsılmaya başladı. Alaiye, sık sık Karamanoğullarının baskınına uğruyordu. Selçuklular, bu baskınları önlemek için kaleyi devamlı tahkim ettiler. 1276 senesinde Karamanoğlu Mehmed Bey, büyük bir ordu ile Alaiye ve çevresini ele geçirdi ise de, ölümü üzerine, Sultan Üçüncü Gıyaseddin Keyhüsrev Alaiye’yi geri aldı.
İkinci Mes’ud zamanında, Selçuklu Devleti’nde hızlı bir çöküş devri başladı. Alaiye, bu dönemde Kıbrıs şövalyelerinin tehdidi altına girdi. Bu tehlikeyi önlemek isteyen Karamanoğulları, Mısır Memluklü sultanlığının da desteğini sağlayarak Alaiye’yi almaya karar verdi. 1292 senesinde harekete geçen Kerimüddin Karaman Bey’in oğlu Mecdüddin Mahmud, Alaiye’yi alarak burada küçük bir beylik kurdu.
Mecdüddin Mahmud Bey, Alaiye’nin fethinde büyük yardımlarını gördüğü Memluk sultanı Melik-ül-Eşref Selahaddin Halil’e tabüyetini arz ederek, hutbeyi onun adına okuttu.
Alaiye’nin Karamanoğullarının eline geçmesinden faydalanmak isteyen Kıbrıs kralı İkinci Henry, 1293 senesinde Alaiye üzerine yürüdü. Ancak şövalyelerin bu saldırısı, şiddetli bir savunma sonucunda neticesiz kaldı. Alaiye beyleri burada önce Karamanoğullarının bir kolu olarak, daha sonra da Memluklü Devleti’nin hakimiyeti altında hüküm sürdüler.
Mecdüddin Mahmud Bey’in, Alaiye’nin idaresini kardeşi Yusuf’a verdikten sonraki hayatı hakkında kaynaklarda yeterli bilgi yoktur. Mecdüddin Mahmud Bey, Karamanoğullarına geçen Alaiye’nin ilk müstakil beyidir. Alaiye beyleri, müstakil bir beylik haline geldikten sonra, Memluklülerin hakimiyeti altına girdiler. Böylece düşmanları olan Moğollar ve Kıbrıslılara karşı varlıklarını devam ettirebilmek için kuvvetli bir himayeye sahib oldular.
Alaiye Beyliğine, Yusuf Bey’den sonra yeğeni Şemseddin getirildi. Şemseddin’in 1352 senesinde ölümü üzerine, Alaiye Beyliği Yusuf’un oğlu Alaüddin Bey’e geçti. Kıbrıs kralı Petra, 1361 senesinde Antalya’yı alınca, Manavgat ve Alaiye beyleri, Kıbrıs Kralı’na tabi oldular. Alaiye beyi Alaüddin, üç sene kadar Kıbrıs Kralfnın hakimiyetini tanıdı. 1364 senesinde Alaüddin Bey ölünce, yerine oğlu Hüsameddin Mahmud Bey geçti. 1365 senesinde, Kıbrıs Kralı, İskenderiye’yi işgal etti. Fakat İskenderiye’de, Kıbrıs şövalyelerine karşı çıkan isyana dayanamayan Kıbrıs Kralı, buradan askerlerini çekmek mecburiyetinde kaldı. Bu sırada Alaiye beyi ile Karamanoğulları, Mısırlılara gizlice yardım ettiler. Durumdan haberdar olan Kıbrıs Kralı, aynı sene yirmi iki kadırgadan müteşekkil bir donanma ile Alaiye önlerine geldi. Ancak Alaiye halkının şiddetli mukavemeti ve Karamanoğullarının yardım göndermesi üzerine, kuşatmayı kaldırıp geri çekildi. Kuşatmada Kıbrıslılar asker ve gemi bakımmından büyük zayiat verdiler.
Teke beyi Mübarizüddin Metımed, 1361 yılında, Kıbrıs kralı Petra tarafından zabt edilen Antalya’yı geri almak için 1373 senesinde harekete geçti. Bu hareket sırasında, Alaiye Beyliği’ne ait gemiler, Antalya’yı denizden kuşattı. Antalya tekrar fethedildi fakat Alaiye donanması büyük zayiat verdi.
Hüsameddin Mahmud Bey’in ölüm tarihi bilinmemektedir. Vefatından sonra beyliğin başına Şemseddin’in oğlu Savcı Bey geçti. Bu sırada Osmanlı sultanı Yıldırım Bayezid Han, kendisine karşı ittifak kuran Anadolu beyleri üzerine yürüdü. Saruhan, Aydın, Menteşe ve Germiyan beyliklerini kendisine bağlayan Yıldırım Bayezid, sonra Karamanoğlu üzerine yürüyüp Konya’yı muhasara etti. Beyşehir’i Osmanlılara vererek sulh yapan Karamanoğlu Alaeddin Bey, aleyhte faaliyete devam edince, 1398 senesinde Konya’ya giren Yıldırım Bayezid Han tarafından idam edildi. Karamanoğullarının Osmanlı hakimiyetine geçtiği bu devrede, Alaiye Beyliği müstakil olarak idare ediliyordu.
1402 senesinde yapılan Ankara savaşı’ndan sonra, Karamanoğulları yeniden istiklallerine kavuştular. Karamanoğlu Mehmed Bey, Osmanlılarla devamlı mücadele halindeydi. 1423 senesinde Osmanlı tahtında meydana gelen değişiklikten istifadeye kalkışan Mehmed Bey, Teke beyi Osman Bey ile, Osmanlılar elinde bulunan Antalya’yı kuşattı. Muhasara esnasında Mehmed Bey, kaleden atılan gülle parçasının isabetiyle yaralanarak öldü.
Mehmed Bey’in ölümü üzerine, Alaiye Beyliği’nin varlığı ciddi bir tehlike içerisine girdi. Bu sırada Alaiye Beyliği hükümdarı Savcı Bey öldü ve yerine oğlu Karaman tahta geçti. Karaman, Alaiye beyi olur olmaz, kaleyi sağlam bir şekilde tamir ve tahkim ettirdi. Osmanlıların Alaiye’yi ele geçirme faaliyetleri artınca, Karaman Bey, Mısır Memluklü Devleti ile temasa geçti. Bir süre sonra 1426 senesinde Alaiye, Karaman Bey tarafıdan 5000 dinar mukabilinde Memluklülere satıldı. Böylece Alaiye, Mısır Memluklü Devleti’nin nüfuzu altına girdi. Ancak şehir, bu devlete tabi olarak, bir vali sıfatıyla Karaman beyi ve oğulları tarafından idare edilmeye devam edildi. Savcızade Karaman Bey, Alaiye’yi Memluklülere sattığı için, daha önce tabi olduğu Karamanoğulları tarafından devamlı baskı altında tutuluyordu. Karamanoğlu İbrahim Bey’in bu tehditleri karşısında Memluklülerden gereken yardımı göremeyen Karaman Bey, Osmanlı sultanı İkinci Murad Han’la anlaşarak, onun küçük bir müttefiki olmayı başardı. Fakat bu sırada Karaman Bey, Karamanoğlu İbrahim Bey’in teşvik ve hilesi ile 1451 senesinde kardeşi Lütfi Bey tarafından öldürüldü. Alaiye beyi olan Lütfi Bey, Memluklülere olan bağlılıklarını devam ettirdi. O da ağabeyi gibi Karamanöğlu İbrahim Bey’in tehdidinden kurtulabilmek için Osmanlılarla anlaştı. Ve yakınlığı sağlamak için kızkardeşini vezir-i a’zam Mehmed Paşa’ya verdi. Aynı sene İkinci Murad Han’ın vefatı ile yerine genç padişah İkinci Mehmed’in saltanatından ümid bulan Karamanoğlu İbrahim Bey, diğer Anadolu beylikleri ile ittifak kurmaya başladı. Bu arada Osmanlıların müttefiki olan Alaiye Beyliği üzerine yürüyen İbrahim Bey, Sultan İkinci Mehmed Han’ın Anadolu’ya girmesi üzerine sulh yapmak mecburiyetinde kaldı ve topraklarının büyük bir bölümünü kaybetti. Beyliği kısa süren Lütfi Bey, 1455 senesinde vefat etti..
Lütfi Bey’in vefatı üzerine, oğlu Kılıç Arslan geçti. Kılıç Arslan, beyliğini devam ettirebilmek için, değişik yönlü bir siyaset takib etti. Tehlikenin geldiği yöne göre politikasını tayin eden Kılıç Arslan, Mısır hükümdarları, Kıbrıslılar, Rodoslular, Karamanoğulları ve Osmanlılar ile, yerine göre andlaşmalar yaptı. Osmanlı sultanı Fatih Sultan Mebmed Han, 1467 senesinde Karamanoğulları merkezine girerek bu beyliğe son verdi ve vezir-i a’zam Mehmed Paşa’yı da Alaiye’nin fethi için vazifelendirdi. Mehmed Paşa’nın başarısız kalması üzerine bu defa, güçlü bir ordunun başında Gedik Ahmed Paşa’yı, Karaman illerinin kesin olarak Osmanlı Devleti’ne bağlanması ve Alaiye’nin fethi için Anadolu’ya gönderdi. Aynı zamanda kuvvetli bir donanma ile desteklenen Gedik Ahmed Paşa, 1471 senesinde Alaiye ve çevresini fethetti. Alaiye’nin fethinden sonra, Kılıç Arslan ve ailesine, Gümülcine ve çevresi timar olarak verildi. Orada, Mısır Memlukluleri ve Kıbrıslılarla gizlice münasebet kurdu. Niyeti, kaçıp tekrar beyliğinin başına geçmekti. Sonunda ailesini bırakarak bir gemi ile Mısır’a kaçan Kılıç Arslan’ın akıbeti bilinmemektedir.
Alaiye beyleri döneminde, şehirde bir çok imar faaliyetleri ve camiler yapıldı. Alaiye’de gemi yapan tezgahlar vardı. Şehir, Antalya’dan sonra bölgenin en işlek pazar yeri durumundaydı. Hüsameddin Mahmud Bey devrinde, şehir bir çok kültür eserleri ile süslendi. Bu eserlerin ancak bir kısmı zamanımıza ulaşabilmiştir. Çoğu harabe halindedir.
1) Pre Ottoman Turkey (C. Cahen, London) sh. 124
2) Bedayi-uz-zuhur; cild-4, sh. 126
3) Rıhle-i İbn-i Battuta; sh. 287
4) Mesalik-ül-ebsar; sh. 23
5) Subuh-ul-a’şa; cild-5, sh. 347
Sultan İkinci İzzeddin’in Anadolu’dan çekilip Bizans’a sığınması sırasında, Karamanoğlu Mehmed Bey, Alaiye’yi ele geçirmek istedi ise de, Sultan Rükneddin Kılıç Arslan buna mani oldu ve Alaiye kalesine emniyetli bir kale komutanı tayin etti.
Selçuklu sultanlarından Üçüncü Gıyaseddin Keyhüsrev zam anında, devletin nüfuzu sarsılmaya başladı. Alaiye, sık sık Karamanoğullarının baskınına uğruyordu. Selçuklular, bu baskınları önlemek için kaleyi devamlı tahkim ettiler. 1276 senesinde Karamanoğlu Mehmed Bey, büyük bir ordu ile Alaiye ve çevresini ele geçirdi ise de, ölümü üzerine, Sultan Üçüncü Gıyaseddin Keyhüsrev Alaiye’yi geri aldı.
İkinci Mes’ud zamanında, Selçuklu Devleti’nde hızlı bir çöküş devri başladı. Alaiye, bu dönemde Kıbrıs şövalyelerinin tehdidi altına girdi. Bu tehlikeyi önlemek isteyen Karamanoğulları, Mısır Memluklü sultanlığının da desteğini sağlayarak Alaiye’yi almaya karar verdi. 1292 senesinde harekete geçen Kerimüddin Karaman Bey’in oğlu Mecdüddin Mahmud, Alaiye’yi alarak burada küçük bir beylik kurdu.
Mecdüddin Mahmud Bey, Alaiye’nin fethinde büyük yardımlarını gördüğü Memluk sultanı Melik-ül-Eşref Selahaddin Halil’e tabüyetini arz ederek, hutbeyi onun adına okuttu.
Alaiye’nin Karamanoğullarının eline geçmesinden faydalanmak isteyen Kıbrıs kralı İkinci Henry, 1293 senesinde Alaiye üzerine yürüdü. Ancak şövalyelerin bu saldırısı, şiddetli bir savunma sonucunda neticesiz kaldı. Alaiye beyleri burada önce Karamanoğullarının bir kolu olarak, daha sonra da Memluklü Devleti’nin hakimiyeti altında hüküm sürdüler.
Mecdüddin Mahmud Bey’in, Alaiye’nin idaresini kardeşi Yusuf’a verdikten sonraki hayatı hakkında kaynaklarda yeterli bilgi yoktur. Mecdüddin Mahmud Bey, Karamanoğullarına geçen Alaiye’nin ilk müstakil beyidir. Alaiye beyleri, müstakil bir beylik haline geldikten sonra, Memluklülerin hakimiyeti altına girdiler. Böylece düşmanları olan Moğollar ve Kıbrıslılara karşı varlıklarını devam ettirebilmek için kuvvetli bir himayeye sahib oldular.
Alaiye Beyliğine, Yusuf Bey’den sonra yeğeni Şemseddin getirildi. Şemseddin’in 1352 senesinde ölümü üzerine, Alaiye Beyliği Yusuf’un oğlu Alaüddin Bey’e geçti. Kıbrıs kralı Petra, 1361 senesinde Antalya’yı alınca, Manavgat ve Alaiye beyleri, Kıbrıs Kralı’na tabi oldular. Alaiye beyi Alaüddin, üç sene kadar Kıbrıs Kralfnın hakimiyetini tanıdı. 1364 senesinde Alaüddin Bey ölünce, yerine oğlu Hüsameddin Mahmud Bey geçti. 1365 senesinde, Kıbrıs Kralı, İskenderiye’yi işgal etti. Fakat İskenderiye’de, Kıbrıs şövalyelerine karşı çıkan isyana dayanamayan Kıbrıs Kralı, buradan askerlerini çekmek mecburiyetinde kaldı. Bu sırada Alaiye beyi ile Karamanoğulları, Mısırlılara gizlice yardım ettiler. Durumdan haberdar olan Kıbrıs Kralı, aynı sene yirmi iki kadırgadan müteşekkil bir donanma ile Alaiye önlerine geldi. Ancak Alaiye halkının şiddetli mukavemeti ve Karamanoğullarının yardım göndermesi üzerine, kuşatmayı kaldırıp geri çekildi. Kuşatmada Kıbrıslılar asker ve gemi bakımmından büyük zayiat verdiler.
Teke beyi Mübarizüddin Metımed, 1361 yılında, Kıbrıs kralı Petra tarafından zabt edilen Antalya’yı geri almak için 1373 senesinde harekete geçti. Bu hareket sırasında, Alaiye Beyliği’ne ait gemiler, Antalya’yı denizden kuşattı. Antalya tekrar fethedildi fakat Alaiye donanması büyük zayiat verdi.
Hüsameddin Mahmud Bey’in ölüm tarihi bilinmemektedir. Vefatından sonra beyliğin başına Şemseddin’in oğlu Savcı Bey geçti. Bu sırada Osmanlı sultanı Yıldırım Bayezid Han, kendisine karşı ittifak kuran Anadolu beyleri üzerine yürüdü. Saruhan, Aydın, Menteşe ve Germiyan beyliklerini kendisine bağlayan Yıldırım Bayezid, sonra Karamanoğlu üzerine yürüyüp Konya’yı muhasara etti. Beyşehir’i Osmanlılara vererek sulh yapan Karamanoğlu Alaeddin Bey, aleyhte faaliyete devam edince, 1398 senesinde Konya’ya giren Yıldırım Bayezid Han tarafından idam edildi. Karamanoğullarının Osmanlı hakimiyetine geçtiği bu devrede, Alaiye Beyliği müstakil olarak idare ediliyordu.
1402 senesinde yapılan Ankara savaşı’ndan sonra, Karamanoğulları yeniden istiklallerine kavuştular. Karamanoğlu Mehmed Bey, Osmanlılarla devamlı mücadele halindeydi. 1423 senesinde Osmanlı tahtında meydana gelen değişiklikten istifadeye kalkışan Mehmed Bey, Teke beyi Osman Bey ile, Osmanlılar elinde bulunan Antalya’yı kuşattı. Muhasara esnasında Mehmed Bey, kaleden atılan gülle parçasının isabetiyle yaralanarak öldü.
Mehmed Bey’in ölümü üzerine, Alaiye Beyliği’nin varlığı ciddi bir tehlike içerisine girdi. Bu sırada Alaiye Beyliği hükümdarı Savcı Bey öldü ve yerine oğlu Karaman tahta geçti. Karaman, Alaiye beyi olur olmaz, kaleyi sağlam bir şekilde tamir ve tahkim ettirdi. Osmanlıların Alaiye’yi ele geçirme faaliyetleri artınca, Karaman Bey, Mısır Memluklü Devleti ile temasa geçti. Bir süre sonra 1426 senesinde Alaiye, Karaman Bey tarafıdan 5000 dinar mukabilinde Memluklülere satıldı. Böylece Alaiye, Mısır Memluklü Devleti’nin nüfuzu altına girdi. Ancak şehir, bu devlete tabi olarak, bir vali sıfatıyla Karaman beyi ve oğulları tarafından idare edilmeye devam edildi. Savcızade Karaman Bey, Alaiye’yi Memluklülere sattığı için, daha önce tabi olduğu Karamanoğulları tarafından devamlı baskı altında tutuluyordu. Karamanoğlu İbrahim Bey’in bu tehditleri karşısında Memluklülerden gereken yardımı göremeyen Karaman Bey, Osmanlı sultanı İkinci Murad Han’la anlaşarak, onun küçük bir müttefiki olmayı başardı. Fakat bu sırada Karaman Bey, Karamanoğlu İbrahim Bey’in teşvik ve hilesi ile 1451 senesinde kardeşi Lütfi Bey tarafından öldürüldü. Alaiye beyi olan Lütfi Bey, Memluklülere olan bağlılıklarını devam ettirdi. O da ağabeyi gibi Karamanöğlu İbrahim Bey’in tehdidinden kurtulabilmek için Osmanlılarla anlaştı. Ve yakınlığı sağlamak için kızkardeşini vezir-i a’zam Mehmed Paşa’ya verdi. Aynı sene İkinci Murad Han’ın vefatı ile yerine genç padişah İkinci Mehmed’in saltanatından ümid bulan Karamanoğlu İbrahim Bey, diğer Anadolu beylikleri ile ittifak kurmaya başladı. Bu arada Osmanlıların müttefiki olan Alaiye Beyliği üzerine yürüyen İbrahim Bey, Sultan İkinci Mehmed Han’ın Anadolu’ya girmesi üzerine sulh yapmak mecburiyetinde kaldı ve topraklarının büyük bir bölümünü kaybetti. Beyliği kısa süren Lütfi Bey, 1455 senesinde vefat etti..
Lütfi Bey’in vefatı üzerine, oğlu Kılıç Arslan geçti. Kılıç Arslan, beyliğini devam ettirebilmek için, değişik yönlü bir siyaset takib etti. Tehlikenin geldiği yöne göre politikasını tayin eden Kılıç Arslan, Mısır hükümdarları, Kıbrıslılar, Rodoslular, Karamanoğulları ve Osmanlılar ile, yerine göre andlaşmalar yaptı. Osmanlı sultanı Fatih Sultan Mebmed Han, 1467 senesinde Karamanoğulları merkezine girerek bu beyliğe son verdi ve vezir-i a’zam Mehmed Paşa’yı da Alaiye’nin fethi için vazifelendirdi. Mehmed Paşa’nın başarısız kalması üzerine bu defa, güçlü bir ordunun başında Gedik Ahmed Paşa’yı, Karaman illerinin kesin olarak Osmanlı Devleti’ne bağlanması ve Alaiye’nin fethi için Anadolu’ya gönderdi. Aynı zamanda kuvvetli bir donanma ile desteklenen Gedik Ahmed Paşa, 1471 senesinde Alaiye ve çevresini fethetti. Alaiye’nin fethinden sonra, Kılıç Arslan ve ailesine, Gümülcine ve çevresi timar olarak verildi. Orada, Mısır Memlukluleri ve Kıbrıslılarla gizlice münasebet kurdu. Niyeti, kaçıp tekrar beyliğinin başına geçmekti. Sonunda ailesini bırakarak bir gemi ile Mısır’a kaçan Kılıç Arslan’ın akıbeti bilinmemektedir.
Alaiye beyleri döneminde, şehirde bir çok imar faaliyetleri ve camiler yapıldı. Alaiye’de gemi yapan tezgahlar vardı. Şehir, Antalya’dan sonra bölgenin en işlek pazar yeri durumundaydı. Hüsameddin Mahmud Bey devrinde, şehir bir çok kültür eserleri ile süslendi. Bu eserlerin ancak bir kısmı zamanımıza ulaşabilmiştir. Çoğu harabe halindedir.
1) Pre Ottoman Turkey (C. Cahen, London) sh. 124
2) Bedayi-uz-zuhur; cild-4, sh. 126
3) Rıhle-i İbn-i Battuta; sh. 287
4) Mesalik-ül-ebsar; sh. 23
5) Subuh-ul-a’şa; cild-5, sh. 347