Ra'
Forum Koordinatör
- Katılım
- 25 Şubat 2025
- Mesajlar
- 1.469
- Tepkime puanı
- 92
- Puan
- 48
1516 yılında Filistin, Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim tarafından fethedildi. 1917 yılı Gazze Savaşı'nı kaybeden Osmanlı, Aralık ayında, Kudüs'ü İngilizlere terk etmek zorunda kaldı.
400 yıl elimizde tuttuğumuz Filistin’i Türkleştiremedik. Aksine Arap kalmaları için Osmanlı elinden geleni yaptı. İslamiyet felsefesi altında hareket edildiği için de kolayca kaybedildi. Zira Kudüs'te Türk diye bir millet yerleşik olamadı. Türkler sadece asker olarak görev yaptılar. Askerler çekildi, geride Yahudiler ve Araplar kaldı. Arapların bir kısmı Hıristiyan, bir kısmı Müslüman idi.
Filistinli Araplar, Osmanlı'nın "Necip Milleti" sayılıyordu. Devlet içerisinde saygınlıkları vardı. Türkler saraya giremez iken, Filistinliler saraya alınıyor. Kolayca kariyer yapıyordu. Askerlikte, Türkler çavuşluktan yukarı mertebe kazanamaz iken, Filistinliler paşa oluyordu. Osmanlı, Filistinlilerden özel birlik kurmuş ve bu birlik ile 1917 yılı Gazze Savaşı'na katılmıştı.
Gazze Savaşı devam ederken, Filistinliler İngilizler ile anlaştılar ve İngiliz saflarına geçtiler. Osmanlı Gazze Savaşı'nı kaybetti. Savaşı kaybeden Osmanlı, mecburen Kudüs'ü terk etmek zorundaydı. Aralık 1917 yılında Kudüs boşaltıldı. Kudüs'ün egemenliği İngilizlere geçti.
Dönemin Alman Gazeteleri "Müslüman Türkler Kudüs'ten çekiliyor, Hıristiyan İngilizler Kudüs'e giriyor, Müslüman Filistinliler bayram ediyor" diye yazıyor.
Birinci dünya savaşında müttefik olduğumuz halde, Almanya'daki Kiliseler "Kudüs'ün Türklerden alınışını" çan çalarak şenlik ile karşılıyordu. Türklerin Kudüs'ten çekilmesine, Müslüman Araplar, Hıristiyan ve Yahudi Âlemi bayram ediyordu.
Filistinlilerin bayramı uzun sürmedi.
İngilizler Kudüs'e Yahudileri yerleştirdi. Yahudiler, Filistinlilerden çölü satın aldılar. Filistinli Araplar çölü satın almalarına mana veremiyor. Yahudileri kazıkladık diyerek seviniyorlardı. Tapu kayıtlarına göre, 1948 yılında İsrail Devleti kurulunca, sevinçleri kursağında kaldı. Ama iş işten geçmişti. İsrail, uluslar arası toplumun meşru devleti sayılıyordu.
Kudüs üç semavi dinin önem verdiği bir şehirdir.
-Yahudiler "Kralımız Davut Kudüs’ü fethetti ve oğlu Kral Salamon, Süleyman Mabedini inşa etti" diyor ve sahipleniyor.
- Hıristiyanlar "Hz. İsa Betlehem'de doğu, Kudüs'te çarmıha gerildi. Kudüs'te göğe yükseldi" diyor. Kutsal şehir olarak kabul ediyor ve sahipleniyor.
-Müslümanlar "ilk namazı Kudüs’ü kıble alarak kıldık, Kudüs bizim ilk kıblemizdir" diyor ve sahipleniyor.
Dünya kamuoyunu karşısına almak istemeyen Yahudiler, kuruluş aşamasında, Başkenti Tel Aviv olarak ilan etmek zorunda kalmıştı.
1967 yılındaki Arap-İsrail savaşını kazandıktan sonra, İsrail fiili başkent olarak Kudüs'ü kullanıyor. Fiili durum, geçen yıl dünyaya ilan edildi. Amerika Birleşik Devletleri tanıdı. Hıristiyan ve Müslüman Alemi karşı çıktı. Dün itibariyle fiili durumu teyit etmek amacıyla ABD büyük elçiliğini Kudüs'e taşıyor. Filistinliler bu durumu protesto ediyor. İsrail askerlerini taşa tutuyor. İsrail askerleri de, Filistinlilere kurşun atıyor.
Türkiye'deki İslami kesim ayaklandı. Protesto ediyor.
Türkiye, birinci dünya savaşı sırasında, Filistinlilerin ihanetini çabuk unuttu. Filistinli liderlerin "sözde soykırım" için Ermenilerin kurduğu anıta çelenk koyduğunu da unuttu. Filistin lideri Arafat’ın, Kıbrıs’ta bizi işgalci ilan ettiğini de unuttu. Şimdi Filistinlilere arka çıkıyor. İsrail elçisini "istenmeyen kişi" ilan edip ülkesine gönderiyor.
Müslüman Aleminde, sadece Türkiye’nin sesi gür çıkıyor. Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirliklerinden ses gelmiyor. Hıristiyan dünyasını temsil eden Papa sessizliğini koruyor..
400 yıl elimizde tuttuğumuz Filistin’i Türkleştiremedik. Aksine Arap kalmaları için Osmanlı elinden geleni yaptı. İslamiyet felsefesi altında hareket edildiği için de kolayca kaybedildi. Zira Kudüs'te Türk diye bir millet yerleşik olamadı. Türkler sadece asker olarak görev yaptılar. Askerler çekildi, geride Yahudiler ve Araplar kaldı. Arapların bir kısmı Hıristiyan, bir kısmı Müslüman idi.
Filistinli Araplar, Osmanlı'nın "Necip Milleti" sayılıyordu. Devlet içerisinde saygınlıkları vardı. Türkler saraya giremez iken, Filistinliler saraya alınıyor. Kolayca kariyer yapıyordu. Askerlikte, Türkler çavuşluktan yukarı mertebe kazanamaz iken, Filistinliler paşa oluyordu. Osmanlı, Filistinlilerden özel birlik kurmuş ve bu birlik ile 1917 yılı Gazze Savaşı'na katılmıştı.
Gazze Savaşı devam ederken, Filistinliler İngilizler ile anlaştılar ve İngiliz saflarına geçtiler. Osmanlı Gazze Savaşı'nı kaybetti. Savaşı kaybeden Osmanlı, mecburen Kudüs'ü terk etmek zorundaydı. Aralık 1917 yılında Kudüs boşaltıldı. Kudüs'ün egemenliği İngilizlere geçti.
Dönemin Alman Gazeteleri "Müslüman Türkler Kudüs'ten çekiliyor, Hıristiyan İngilizler Kudüs'e giriyor, Müslüman Filistinliler bayram ediyor" diye yazıyor.
Birinci dünya savaşında müttefik olduğumuz halde, Almanya'daki Kiliseler "Kudüs'ün Türklerden alınışını" çan çalarak şenlik ile karşılıyordu. Türklerin Kudüs'ten çekilmesine, Müslüman Araplar, Hıristiyan ve Yahudi Âlemi bayram ediyordu.
Filistinlilerin bayramı uzun sürmedi.
İngilizler Kudüs'e Yahudileri yerleştirdi. Yahudiler, Filistinlilerden çölü satın aldılar. Filistinli Araplar çölü satın almalarına mana veremiyor. Yahudileri kazıkladık diyerek seviniyorlardı. Tapu kayıtlarına göre, 1948 yılında İsrail Devleti kurulunca, sevinçleri kursağında kaldı. Ama iş işten geçmişti. İsrail, uluslar arası toplumun meşru devleti sayılıyordu.
Kudüs üç semavi dinin önem verdiği bir şehirdir.
-Yahudiler "Kralımız Davut Kudüs’ü fethetti ve oğlu Kral Salamon, Süleyman Mabedini inşa etti" diyor ve sahipleniyor.
- Hıristiyanlar "Hz. İsa Betlehem'de doğu, Kudüs'te çarmıha gerildi. Kudüs'te göğe yükseldi" diyor. Kutsal şehir olarak kabul ediyor ve sahipleniyor.
-Müslümanlar "ilk namazı Kudüs’ü kıble alarak kıldık, Kudüs bizim ilk kıblemizdir" diyor ve sahipleniyor.
Dünya kamuoyunu karşısına almak istemeyen Yahudiler, kuruluş aşamasında, Başkenti Tel Aviv olarak ilan etmek zorunda kalmıştı.
1967 yılındaki Arap-İsrail savaşını kazandıktan sonra, İsrail fiili başkent olarak Kudüs'ü kullanıyor. Fiili durum, geçen yıl dünyaya ilan edildi. Amerika Birleşik Devletleri tanıdı. Hıristiyan ve Müslüman Alemi karşı çıktı. Dün itibariyle fiili durumu teyit etmek amacıyla ABD büyük elçiliğini Kudüs'e taşıyor. Filistinliler bu durumu protesto ediyor. İsrail askerlerini taşa tutuyor. İsrail askerleri de, Filistinlilere kurşun atıyor.
Türkiye'deki İslami kesim ayaklandı. Protesto ediyor.
Türkiye, birinci dünya savaşı sırasında, Filistinlilerin ihanetini çabuk unuttu. Filistinli liderlerin "sözde soykırım" için Ermenilerin kurduğu anıta çelenk koyduğunu da unuttu. Filistin lideri Arafat’ın, Kıbrıs’ta bizi işgalci ilan ettiğini de unuttu. Şimdi Filistinlilere arka çıkıyor. İsrail elçisini "istenmeyen kişi" ilan edip ülkesine gönderiyor.
Müslüman Aleminde, sadece Türkiye’nin sesi gür çıkıyor. Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirliklerinden ses gelmiyor. Hıristiyan dünyasını temsil eden Papa sessizliğini koruyor..